31 Mayıs 1993

Bugün terkettim. Evimi, ailemi, dostlarımı... Şu an Refik'in kahvesindeyim, yarın yola çıkıyoruz. Bu gece burada uyuyacağız, bir kaç kahve sandalyesinin üzerinde ve sanırım yarın, yüzümde bir tebessümle uyanacağım.Gidiyorum...

30 Mayıs 1993

Bir insanın düşünmemesi gereken her şeyi düşündüm.Başkalarının akıllarına getirmeye korktukları hayaller kurdum.Bir bahar günüydü, okula gitmedim.Sonra hiç gitmedim.Bir anda oldu hepsi.Bir gün değiştim.Bildiğim ne varsa değiştirdim.

29 Mayıs 1993

Ömrümün geri kalanını bu odada geçirebilir miyim diye sordum kendime.Babam ve annem olmasaydı ya da babam olmasaydı annem de müdahale etmeseydi durmadan her şeye, ben kitaplarımla, biriktirdiğim dergilerimle ve mahalleyi cepheden gören odamın penceresiyle,tüm yaşantımı, evet eğer başıma bir kaza gelmediği takdirde göreceğim yaklaşık kırkbeşbin küsür günü, bu odada rahatlıkla,bazı zamanlar hafif sıkılsam da,genelde mutlu bir ruh hali içinde geçirebilirdim.Dağınıklığında bile düzenini hiç yitirmeyen bir yapısı vardı bu odanın.İçinde güvendeydim.Uzaktaydım insanlardan,onların gürültülerinden ve kavgalarından, hiç bitmeyen ve birbirini tekrarlayan sohbetlerinden ve senden ve senin olmadığın gri sokaklardan,dükkan önlerinden,gece yarısı çöpçülerinden,köftecilerden,katillerden ve polislerden,bayramlara özgü kalabalıklardan,gaylardan ve eşcinsellerden,travestilerden,seninle giremediğim sıcak yatağa benimle para karşılığı girip beni milli eden orospudan ve tüm orospulardan,sabah erkenden denize açılacak balıkçılardan,kibirli pastane sahiplerinden ve fakir poğaçacılardan,eskicilerden,evsizlerden,yapayalnız dul kadınlardan,serserilerden,yoksullardan,sakatlardan,dilencilerden,yakışıklı erkeklerden,zengin ve güzel kızlardan,sahip olmak istediğim ve asla parçası olmak istemediğim her şeyden o kadar uzakta ve güvendeydim ki…İlkokulda ödevlerimi yaptığım, saat onda annemin zoruyla ağlayarak yatağa girdiğim,elektrik sobasıyla ısınmış bu oda…Evet, odamı seviyordum fakat bu ev...İşte sefaletimin kanıtı...Asla benim olmayan, her zaman kendimi misafir gibi hissettiğim bu evde artık daha fazla kalmanın bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.Sokaklar benim, yollar benim, şehirler benim, gece benim, gündüz benim, eğer özgür biri varsa yeryüzünde, işte o benim...

Oysa herkes gibi ben de planlar yapıyordum bir zamanlar geleceğe dair.Şimdi hepsini söküp atıyorum zihnimden tek tek...Ben bir evsizim.Hayır! Dünya benim evim.

Hayatım üzerine söz söyleme hakkını kendinde gören ne kadar insan varsa, onları terk edeceğim yakında. Birkaç parça eşya, birkaç kitap, bir de bu defter. Hepsi bu...Çantayı fazla doldurmaya gerek yok...

Eski bir günlükten...

Yıllar öncesine dair tesadüfen elime geçen eski bir günlüğü paylaşıyorum sizlerle.1993 yılının Mayıs ayında tutulmaya başlanmış.Yazarın kim olduğunu ve şu an ne yaptığını tam olarak bilmiyorum.Ancak deftere daha sonra yapıldığı belli olan onlarca ekleme, düzeltme var sayfaların üzerinde ve bunları da sizlerle paylaşacağım-ki belki yazan kişi hakkında ortak bir fikre sahip oluruz böylece.

Yazıların tamamını tek bir seferde koymak hem günlük mantığına ters düşeceğinden hem de onca sayfayı bilgisayara geçmem uzun zaman alacağından parça parça koymayı tercih ettim...Umarım burada paylaşılan ve anonime dönüşen satırların sahibi, yaşadığı her şeyi geçmişte kalan hoş anılar olarak görüyordur ve bunların bir masal tadındaki anlatımının gözler önüne serilmesinden rahatsızlık duymaz...

Saygılar